2 Ekim 2014 Perşembe

Zar...


Merhaba kasvet kusan bir sonbahar sabahından,
Yeşil kırıntılar gibi kalmış ağaçlar koca binaların arasında.
Ben mi hayata bulanık camlardan bakıyordum  yoksa ta kendisi miydi acaba?
Önümde irili ufaklı  yollar, fallardan fırlamışcasına.
Hangisinden yol almalı seçmek ne mümkün, kader benle cilveleşirken.
Zarların düşeş gelmesi mucizevi olurdu, kutsanmışcasına.
Ürkekliğim içine çekiyor beni , her adımda.
Ne yeniye gücüm var, nede eskiyi tamir etmeye.
Ortalık darmadağın, kirli ve paslı.
Hiçbir şey içten değil.
Tavla da ki pullar gibiyiz siyah ve beyaz.
Kaç kaç gelirse denk geliriz.

Zarların oyununun bitmesini bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder