31 Ekim 2014 Cuma

Cümle


Tüketilmesi gereken cümlelerim var.
Saçılması, savrulması gereken.
Taşımak zor, yükü ağır.
Soluk aldırmayan cümleler.
Dile gelse bir bedende can bulabilen.
Sana kadar bendeler.
Seni bekliyorlar anlam kazanmak ,can bulmak için sadece seni.
Zaman ne kadar merhametli göreceğiz.

Ya dökülecekler, ya tozlu raflarda yerini alacaklar.

Zaaf

İnsanoğlu zaaflarının kurbanı olur çoğu zaman,
Hayatın da büyük aldanmalar söz konusu ise, her birinin altında zaaflarımız çıkar.

İç güdü sel  yada  dış güdü sel.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Kahraman

Kahramanım olur musun ?
Ben çoktan vazgeçmişken.
Ayak seslerin geldi önceleri.
Arkam dönüktü her şeye, seslerini dinledim.
Yüzün yüzüme değmemişti daha.
Karanlıkları mı böldün tek tek.
Kuyuları mı doldurdun sen.

Kahramanım olur musun ?
Denizine kavuşmuş yakamoz edasıydı bende ki.
Uyku düşmeyen gecelerime ay ışığı gibi düştün.
Yüzün yüzüme kavuştuğunda, huzuru bıraktın avuçlarıma.
Hoş geldin kahraman hikayeme.






27 Ekim 2014 Pazartesi

Feda

Bir sonbahar esintisi.
Her şeyi alıp götüren.
Ardında birkaç damla bıraktı sadece.
Derin kışın habercisi gibiydi yaşları.
Gelecek fırtınaları bekliyorum bugünlerde.
Uğultular korkutmuyor beni artık.
Kalbimi aldım kafeslere, üstüne sürgünler çektim.
Güvende kalsın diye.
Birkaç atımlık canı kaldı onu da sana feda edemem.

Gitmelisin, uğurlanmayı hak etmiyorsun, bu şehirde. 

25 Ekim 2014 Cumartesi

Mum

Mum  alevine kavuşunca yanar erir, bizde eridik.
Lime lime, ilmek ilmek.
Tükenmez sandığım, ölümsüzlüğe inanışımdı.
Tükendi, alevine kapıldım, gözlerim köreldi.
Görmedim, istemedim, inkar ettim, isyan ettim.
Sustum, bağırdım, kırdım, yıprattım her şeyi.
Ölümsüzlüğün deli saçması olduğu, yüzüme çarptı.
Eller ayrıldı önceleri, gözler kaçar saklanır oldu.
Eridik, ateşimiz sindi.
Can çekişleri sancılı.
Solukları ağır ve yavaşladı.
O gün geldi ve bizim ateşimiz söndü.

Ve biz öldük.

24 Ekim 2014 Cuma

Toz



Hiç aldanmaları ve yenilgileri topladın mı?
Bir ömür ediyor.
Önceleri kanıyor yaraların , kabuk bağlıyor sonra hınzırlık edip yaranı kaşıyorsun.
Zaman geçtikçe savaşmaktan yoruluyor. Kaşımaktan vazgeçiyorsun.
Tozlanıyor her şey zamanla arada anılar geliyor hafifçe üflüyorsun üstlerini.
Tozlar havalanıyor ve senaryosundan birkaç kare anımsatıyor. Tebessüm ediyorsun.
Kabuğun gittikçe kalınlaşıyor. Katmanların arttıkça omuzlarında yük artıyor aslında.

Boş vermişlikle arkadaş, kimi sofralarla sırdaş oluyorsun. 

18 Ekim 2014 Cumartesi

Usulca


Kalbim  bölünmüşken,derin derin sızlar.
Yaralarım kapanmadan yenileri açılırken.
Kime aitim hiç bilemedim..
Yanımda ol, ellerimi sıkıca tut istedim.
Ben ağlarken omzunda avut istedim beni.
Gözlerime bakarken, benliğimi keşfet istedim.
Usulca sev istedim..

Gri ve Sis



Gri bulaşmış göklere,
Martılar denize dökülmüş.
Elle tutulur hali kalmamış vapurların.
İnsanların yüzleri silikleşmiş.
Deniz küsmüş her şeye, sislere gömülmüş bu günler de.

Sarhoş


Ateş ile şarap aşkı bizimkisi.
Kavurucu iç yakıcı hafif mayhoş.
Birleşince yüzlerimiz biz sarhoş.

15 Ekim 2014 Çarşamba

Tezgah

Nefes alırken boğulmaktı.
Yaşananlar yanımdan sürüklenirken.
Haksızlıktı yapılanlar, sebebi susuşlarımın.
İçimde yıkılır buz dağları, parça parça kalıntılar geride kaldı.
İnanmak, aldanmakla eş değer olmuş.

Arka sokak pazarların da tezgâhlardaymış.

10 Ekim 2014 Cuma

Sevdim.



Sevdim!
Bağıra çağıra sevdim.
Hiç hesaplaşmadan ,kitabına uymadan sevdim.
Yandım belki döne döne ama sevdim.
Değer miydi ? Sanmam .
Sanmadım, kendime kızdım ama sevdim.
Sustum sevdim, ağladım sevdim, kızdım sevdim.
İşkence eder gibi sevdim.
Temime ruhuma ters olsa da sevdim.
İki ayrı hissi barındırarak sevdim, nefret ettim ama sevdim de.
Körü körüne bağlanmayı seçtim.
Sevdim!
Keşke sende sevseydin de her şey anlam kazansaydı.

Aşkın Nur YENGİ - Serserim benim

Aşkın Nur YENGİ - Serserim benim

8 Ekim 2014 Çarşamba

Yeniden Filiz


İçimde birikmiş su birikintileri..
Hepsi kirpiğimin  ucunda pusuda..
Telaşlı telaşlı bir yere yetişircesine süzülür sen giderken.
Sen giderken, her şey karma karış ,kaos hep.
Bir şehir yıkılmış, harabeleri can çekişiyorcasına..
Bilirim ki,  her yıkılmış harabenin yeni bir fet edeni olur.
Ayağa kaldıran, yaralarını saran,  ısıtan ve sarmalayan olur.
Zaman sancılı ve sürünürcesine olur.
Geçer hepsi,
Yıkılmış şehirde akan yaşlardan, çiçekler filiz verir,
Toprak hayat bulur, yeşerir tekrar .
Sadece zaman birazcık,

Yeniden kalkabilmek için.

2 Ekim 2014 Perşembe

Zar...


Merhaba kasvet kusan bir sonbahar sabahından,
Yeşil kırıntılar gibi kalmış ağaçlar koca binaların arasında.
Ben mi hayata bulanık camlardan bakıyordum  yoksa ta kendisi miydi acaba?
Önümde irili ufaklı  yollar, fallardan fırlamışcasına.
Hangisinden yol almalı seçmek ne mümkün, kader benle cilveleşirken.
Zarların düşeş gelmesi mucizevi olurdu, kutsanmışcasına.
Ürkekliğim içine çekiyor beni , her adımda.
Ne yeniye gücüm var, nede eskiyi tamir etmeye.
Ortalık darmadağın, kirli ve paslı.
Hiçbir şey içten değil.
Tavla da ki pullar gibiyiz siyah ve beyaz.
Kaç kaç gelirse denk geliriz.

Zarların oyununun bitmesini bekliyorum.