3 Kasım 2015 Salı

Araf !!!







Sevmenin kuralları olmaz diye bilirdim.
Sevdikçe insanın köşeleri oluştuğunu sonradan öğrendim.
Yaşam şiddetine göre sivrilen köşeler.
Battıkça kanatan köşeler.
Savunma mekanizması belki dedim.
Yaralar sarıldıkça iyileşir , köşeler törpülenir sanırdım.
Ne sarması kolaydı neden kendine sarılmasına izin vermek, zordu işte
Her sarmaya kalkışımda çok canım yandı, canım yandıkça köşelerim çoğaldı.
Sarılmaya izin verdiğimde çok can yaktım.
Kendi girdaplarımızın esiri idik.
Her kurtuluş bir pranga idi.
Sarmayı bıraktım, sarılmasını beklemeyi de.
Boşluktu elbet sonuç.
Kocaman ıssız sessiz bir adama misali.
Ama kanayan yarada da yoktu.
Renk yoktu belki ama siyah veya gride bir renkti işte.
Kabullenmenin verdiği rahatsız edici bir huzur vardı sadece.

Gözlerimizin kapanmasını bu arafta bekliyorduk artık.

25 Ağustos 2015 Salı

Trajik komik

Yenilmek bilmeyen kahramanlar vardır hani. Trajik komik hikâyelerine güldüğümüz. Kimi zaman saflıklarına ya da salaklıklarına anlam veremediğimiz gülüşler.
Aslında hepimizin kendi süreçlerimizde dibine kadar yaşadığımız trajediler var. Dışarıdan bakarken kendime güldüğüm ama içerisinde cehennemi yaşadığım.
Tekrar başa dönüp aynı yerden vurulmayı aynı yerin kabuklarını tazelemeyi başarabildiğim için bende yenilmek bilmeyen, akıllanmayı hiç öğrenemediğim tirajı komedilerim var.
Her düşmeden kendimi kaldırmayı başarmışlığım  var  ama gel gelelim hikayenin özetini alıp burada anlatılmaya çalışılan ne dendiğinde sınıfta kaldım hep. Ders çıkartmak benlik değilmiş.
Kimi zaman durup gökyüzüne bakıp bana ne anlatmak istiyorsun? O ne ise, ben alamıyorum mesajı diyorum. Cevap daha gelmedi.
Sonra hiç huzurumun kaybolduğuna git gide karamsarlığın hâkim olduğunu hissediyorum.
Neyin cabası idi her seferin de yenilirken tekrar denemek. Don kişot misali olmayana saldırmak defalarca durmak usanmak bilmeden.
Artık ne güç vardı ne da hayatta o kadar zamanım. Düzüne koymak istedikçe düzensizliğin avuçlarında istop oynuyor gibiyim.
Yorgunluğum almış giderken, adam etme debelenmesi her şeyi.
İpin uçunu kaçırsam, bıraksam ve gitse.  Her su kendi yolunu bulsa.
Bütün oluşumları kabullensem ve baş etmek yerine kendiliğinden yoluna girse.
Hayat ile benim aramdaki ilişki, Biz zombinin elindeki taze kalp misali.
Kaçınılmaz son.
Yordum ve yoruldum, sustum bazen susturdum, Ağladım da ağlattım da.
Her şeye rağmen hayatında olmasını istediğim insanlar oldu kimileri kaldı kimileri gitti.
Kalanlarla halen traji komedilere gülüyoruz. Gidenler selamettedirler herhalde.

Neyse hayat işte..

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Donuk

Ölen hislerimin yas günü bugün,
Ya da öldürülen.
Belki bir intihardı belki bir cinayet.
Her neyse artık.
Sinir uçları çürümüş, donuk halle idi hisler.
Sıradanlığa bürünmüş öcüler.
Hiçbir tepki veremeyen cansız beden.
Tek bir ritim için umutsuzca dua.

Semaya çevrilmiş yüz.

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Gecenin Siyahı....

Siyah atlar çıka geldi.
Gecenin tam karanlığında
Geceden bile daha siyahtılar,
Delip geçiyorlardı karanlığı.
Kendilerinde önce,
Ayak sesleri yankısını yaydı.
Alabildiğince kaplıyordu her yeri.
Yaklaştıkça sesler ürperti sarıyordu.
Sarmalarken geceyi yankılar nefesleri de eşlik etmeye başlamıştı artık.
Göz göze idi. Aynada kendini görmek gibiydi adeta.
Gözlerimi alamıyor. Kıpırdamaktan korkuyordum haşmetinden.
Onula birlikte nefes alıyor ve veriyordum artık.
Büyü ile birleşmiş gibiydik.
Anlamsız bir uyum muhteşem birlikti bu.
Sonra hislerimi akışına bıraktım.
Kendi yollarını bulsunlar artık.
Ve anlamıştım.
Neden bu kadar yakın.
Neden bu kadar tanıdıktı bu hisler.
Hoş geldin karanlık yanım. Hoş geldin..

15 Haziran 2015 Pazartesi

Ruhsuz..

Bugün ruhsuz uyandım dünyaya.
Konağında kaçmış, kendimi kurtarmış gibi.
Hissizlik ve sessizlik etrafta dolanan.
Tarla korkulukları gibiyim. Sadece varlığımdan emin olabilirsiniz.
Baktığım her nesleye anlamak yüklemek ister gibiyim.  
Ruh kayıpken, hepsi anlamsızlaşmış.
Sevgiye dair hiç bir şey hatırlamıyor.
Özlemek, histen çok anlamsız bir eylem gibi.
Bu sabah böyle uyandım.
Baş edemediğim insanlığımı ayırıp ruhsuz bedenimle devam etmeye başladım.

Durgun ,süre gelen bir o kadar tek düze.

5 Haziran 2015 Cuma

His..

Ah tanrım, nedir bu his.
Nereden çıka gelmişti, Nasıl da fütursuzca kapladı her bir zerremi.
Kuşkunun ana kucağından kopup de gelmiş gibi.
Hissettirdiği kaos içine aldıkça alıyor.  
Çırpınmak ölmek demekti.
Ruhum doğum sancılarında.
Her  nefesleniş her parçamı yıkıyor, dağıtıyor sanki.
Sakinlik ne mümkün , yaydan çıkmış ok !
Af kuran bütün hisleri dindirmek istiyorum.
Aşkta ne Allah'ını seversen.
Uzun vadeli ölüm fermanı…

5 Mayıs 2015 Salı

Öylesine...

 Yenildiğini fark ettiğinde, Kendi dünyanın puzzle parçaları gibi savrulduğunu gözlerinin önünde gördün mü sen..
Yıkıntılar arasında kaldın bil istedim.

Yeniden başlamak kanamak gibi. Sızım sızım.. Bil istedim.